Edebiyat Kitapları

Sabahattin Ali Seti 4 Kitap Yakamoz Yayınevi Pdf indir

Sabahattin Ali Seti 4 Kitap Yakamoz Yayınevi Pdf indir, kitap sever takipçilerimiz için  Sabahattin Ali Seti 4 Kitap Yakamoz Yayınevi Kitabı ile ilgili bilgi vereceğiz. Yakamoz Yayınları aracılığıyla çıkarılan Sabahattin Ali Seti 4 Kitap Yakamoz Yayınevi Kitabı 912 Sayfa sayfadan bir araya gelmektedir. 2.Hamur Kağıt baskı ile çıkan Sabahattin Ali Seti 4 Kitap Yakamoz Yayınevi kitabı 13.50×19.50 cm‘dir. 9916164288035 nolu ISBN numarasına sahip Sabahattin Ali Seti 4 Kitap Yakamoz Yayınevi kitabının yazarı Sabahattin AliSabahattin Ali Seti 4 Kitap Yakamoz Yayınevi PDF indirebilirsiniz. 

Sabahattin Ali Seti 4 Kitap Yakamoz Yayınevi Kitabı Pdf indir

Sabahattin Ali Seti 4 Kitap Yakamoz Yayınevi

Sırça Köşk

Ölümünden bir yıl önce, 1947 senesinde basılan “Sırça Köşk”, Sabahattin Ali’nin toplumu tüm gerçekliğiyle görülmektediran öykü ve masallarından bir araya gelmektedir. Bu kitabı okurken Anadolu insanının yaşamını en ince ayrıntı kısmıyla öğrenecek, toplumsal sorunlara Sabahattin Ali’nin kaleminden dökülen duru ve akıcı cümleler içinden bakacaksınız.
“Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter.”
“Gözümde tüten ne şehirler, ne insanlar, ne de kırlar ve ormanlardı. Açık denizleri, etrafında duyaşamayan, uçsuz bucaksız yerleri arıyordum. Ama ruhumuz böyle gökyüzlerinde uçup dururken birdenbire yere inip

Kuyucaklı Yusuf

Yusuf, anne babası köyü basan eşkıyalar aracılığıyla öldürüldüğünde ufak bir çocuktu. Olay yerini incelemeye giden Kaymakam Salahattin Bey, tanık olduğu cinayete rağmen ciddiyetini koruyan bu ufak çocuktan çok etkilenmişti. Ne Yusuf ne de Salahattin Bey, o gün hayatlarının tamamen ve geri dönülmez bir biçimde değişeceğinden haberdardı.
Kendini bir anda bambaşka bir yaşamın içinde bulan Yusuf, senelerını kendi kimliğini arayarak ve biricik aşkını koruyarak geçirmek zorunda kalacaktı.
Sabahattin Ali’nin ilk eseri “Kuyucaklı Yusuf”, içinde yaşadığı tüm yıkımlara rağmen dimdik ayakta duran bir adamın hikayesi.
“Hayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu. Geçen günleri bir daha geri getirmek olabilecek değildi ve yalnızca anılar, iki insanı birbirine bağlayacak kadar kuvvetli değildi.”
“Hayatlarının birlikteliği dünyanın en tabii, en kendiliğinden anlaşılır, en basit bir işi olduğu için, birbirlerine söyleyecek uzun boylu lafları da yoktu.”

İçimizdeki Şeytan

Ömer, yaşamının iplerini halen eline alamamış, bir tanıdığının aracılığıyla postanede çalışmakta olan bir gençtir. Arkadaşıyla yaptığı vapur yolculuğunda Macide ile karşılaşması, yaşamını dönüşü olmayan bir biçimde değişik bir yola sokar. Birbirlerini tam anlamıyla tanıyamadan evlenen iki gencin sevgilerine şüphe yoktur fakat farklı dünyaların insanları olduklarını anlamaları uzun sürmez.
Sabahattin Ali’nin geniş bir şekilde psikolojik çözümlemeler sunduğu bu roman, içimizdeki kötülüklerle yüzleşmemizi sağlayan tahlilleri önümüze seriyor.
“Birbirimize rastlamadan evvelki yaşamımız sahiden birbirimizi aramaktan başka bir şey değilmiş… Ne aradığımızı bilmeden aramak…”
“Kim bilir… Belki uzak bir günde, büsbütün başka insanlar olarak tekrar karşılaşırız ve belki gülüşerek birbirimize ellerimizi uzatırız…”

Kürk Mantolu Madonna

Raif Efendi, 20’li yaşlarının başında babasının isteği üzerine Berlin’e eğitim almaya gitmiş, içine kapanık, melankolik bir kişidir. Sanata olan ilgisi sebebiyle bir sanat galerisindeki resim sergisine gider ve orada gördüğü bir kadın tablosundan bi hayli fazla etkilenir. Tabloya olan hayranlığı öyle bir düzeyye gelir ki her gün o tabloyu görmek için oraya gider. Ve sonunda tablonun sahibiyle tanışma şansına erişir. Maria Puder, Raif Efendi’nin yaşamına silinemeyecek izler bırakacaktır.
Sabahattin Ali’nin en fazla bi hayli beğeni alan eserlerinden birisi olan bu ölümsüz aşk hikayesi “Kürk Mantolu Madonna” şüphesiz ki edebiyatımızda bir başyapıttır.
“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı biçimde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana, dünya çapında başka türlü bir yaşamın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin. Bunu sonuna kadar götüremediysen, kabahat senin değil… Bana hakikaten yaşamak olanağını verdiğin birkaç ay için sana teşekkür ederim. Böyle birkaç ay, birkaç ömür kıymetinde değil midir?”
“Şimdi ben gidiyorum. Lakin ne zaman çağırırsan gelirim…” dedi.
Evvela ne demek istediğini anlamadım. O da bir an durdu ve ilave etti: “Nereye çağırırsan gelirim!”

 

Related Articles

Back to top button